Bütün Yönleriyle
Otomatik Veri Kurtarma ve
Otomatik Veri Kurtarma Programları
Örnek olay :
Yanlışlıkla önemli dosyalarınızı sildiniz.
Yanlışlıkla diskinizi formatladınız. Bir virüs diskinizdeki mantıksal yapıyı
bozdu ve verileriniz erişilemez durumda. Ne yapacağım diye kara kara
düşünürken, bilgisayardan anlayan (!) bir arkadaşınız boşa üzüldüğünüzü ve
verilerinizi kurtarmanın çok kolay bir yolu olduğunu söyledi. Hatta elinde
DragonRecovery isimli muhteşem bir veri kurtarma programı
olduğunu ve bu programın her derde deva olduğunu söyledi. Hemen programı
aldınız ve diskinizi bu programla taradınız. Hayret! Gerçekten de bütün
dosyalar yerli yerinde duruyor. Hemen dosyaları başka bir diske kopyaladınız.
Diskinizi yeniden formatladınız. Windows ve kullandığınız tüm uygulamaları
kurdunuz. En son olarak da muhteşem DragonRecovery ile kurtardığınız
dosyalarınızı diskinize kopyaladınız. Sonra da masanıza oturdunuz koltuğunuza
yaslandınız ve eh artık şu önemli dosyalarıma bir bakayım dediniz. Ama o da
ne L. Dosyalarınızın çoğu açılmıyor. Başınızdan aşağı kaynar sular dökülmüş
durumda. Saçınızı başınızı yoluyorsunuz.
Olayın daha vahim olabileceği durumlar da var.
Bir ticari işletme iseniz bütün ticari verileriniz gitti.
Borç/alacak bilgileri yok. İşlemler yok. Bilgisayarı kullanan bir personel
iseniz. Ortaya çıkardığınız felaketin altından ne maddi ne de manevi olarak
kalkmanız mümkün değil. Bilişim sektöründe çalışan bir eleman iseniz. Ne
üstlerinize ne de müşterinize olayı izah etmeniz mümkün değil. Hastayı doktor
öldürmüş misali. vs. vs.
Nerede hata yaptınız. Nerede hata yapmadınız
ki. Daha da kötüsü, başlangıçta verilerinizi kaybetmemiştiniz, ama şu an
verilerinizi gerçekten kaybetmiş durumdasınız. Çünkü hasarlı veya erişilemez
durumda olan verilerinizin üzerine işletim sistemi ve programlarınızı
kurdunuz ve yanlış kurtarılmış verileri de üzerine kaydettiniz. Size programı
veren ve sizi yanlış şekilde bilgilendiren arkadaşınız belki de kendi
diskinde bahsedeceğimiz özel şartlar sağlandığı için münferit bir başarı elde
etmişti.
O halde şimdi ne olacak :
Silinen, hasar gören veya kaybolan verilerin
kurtarılması noktasında hangi aşamada olursanız olun ve ne kadar hatalı işlem
yapmış olursanız olun, doğru bilgiye ulaştığınız anda orada durun ve hemen
uzman bir veri kurtarma şirketinden danışmanlık veya kurtarma anlamında bir
hizmet almak üzere faaliyete geçin. Çoğu zaman imkansız gibi
gözüken durumlarda bile yapılabilecek bir şeyler kalmış olabilmektedir.
Silinen veya erişilemez hale gelen
verilerimizi, eksiksiz ve hatasız bir şekilde otomatik olarak kurtarmak, bir
bilgi ve mantık zinciri bütününden ibaret olsaydı eğer, bu konu, üzerinde bu
kadar düşünülmeye ve tartışılmaya değer olmayacaktı. Bir yazılım firması, bu
bilgi ve mantık zincirini kullanarak bir program yazacaktı ve bu program
kullanıldığında, tabiri caizse bir sihirli değnek ile dokunma misali bütün
veriler kurtulacak ve her şey hallolmuş olacaktı. Ama başta verdiğimiz ve
çoğu kişinin yaşamış olduğu benzeri örneklerde de görüldüğü gibi öyle
gözüküyor ki durum hiç de böyle değil.
Aslında teorik olarak kurtarılabilirliği
otomatize edilebilir bir dosya sistemi ve dosyalama mantığı geliştirmek
mümkündür. Ancak pratikteki uygulamalarda bu yapılar, aktif çalışma anlık
durumu içinde gerek donanım gerekse işletim sistemlerine kaldırılması mümkün
olmayan yükler bindirmekte ve bu durumda bilgisayar sistemindeki temel
kullanım amacı ikinci plana düşebilmektedir. Şu anki dosya sistemleri
özellikle dosyaların parçalanması konusunda çok hassas davranışlar
sergilememektedir (ki bu yaklaşım neredeyse kaçınılmazdır). Bu durum ise,
dosya sistemi çöktüğünde ve özellikle dosya sistemindeki tanım ve adresleme
alanları hasar gördüğünde çok ciddi veri kayıplarına neden olmaktadır.
Gerçekte burada ortaya çıkan veri kayıpları olayın son kollanıcıya ve uzman
olmayanına bakan yüzü itibariyledir. Çoğu durumda, olayın uzmanı tarafından
gerçekleştirilen profesyonel bir veri kurtarma çalışması ile muamma veya
imkansız olarak görünen hasar tablolarında bile veriler kurtarılabilmektedir.
Bu noktada verinin niteliği önem taşıyabilmekte ve her olaya ve veri tipine
özel çalışma yapmak gerekebilmektedir.
Bir otomatik veri kurtarma algoritması
:
Günümüzdeki otomatik veri kurtarma
programlarının en temel sorunları verinin niteliğini dikkate almamaları ve
dosya sistemindeki yapıya ileri derecede bağımlı olmalarıdır. Bu noktada
geliştirilen algoritmalar da çoğu zaman verilerin yerleştirilme mantığı
nedeniyle işe yaramamaktadır. Bu durumu bir örnek üzerinde açıklamaya
çalışalım:
Tablo-1
01) A
|
02) A
|
03) A
|
04) B
|
05) B
|
06) A
|
07) A
|
08) B
|
09) C
|
10) D
|
11) D
|
12) B
|
13) D
|
14) A
|
15) C
|
16) E
|
17) E
|
18)F
|
19) E
|
20) Boş
|
Yukarıda 20 hücreden oluşan bir tablomuz var.
Bu tabloyu veri depolama ortamımız, hücreleri de birim veri alanlarımız
olarak düşünelim. Tabloda görünen A, B, C, D, E ve F bizim muhasebe
programımızın veri dosyaları olsun. Tablo-2 bu dosyaların özelliklerini
içersin. Bu tablonun dışında bir de adres tablomuz olsun. Adres tablosunda
dosyaların yer bilgileri bulunsun.
Biz A dosyamıza ulaşmak istediğimizde, dosya
bilgileri ve adres tablosu aracılığı ile bu dosyamızı elde ederiz.
Tablo-2
1) A dosyası 6 hücredir ve hücre 01’de
başlar
|
2) B dosyası 4 hücredir ve hücre 04’te
başlar
|
3) C dosyası 2 hücredir ve hücre 09’da
başlar
|
4) D dosyası 3 hücredir ve hücre 10’da
başlar
|
5) E dosyası 3 hücredir ve hücre 16’da
başlar
|
6) F dosyası 1 hücredir ve hücre 18’de
başlar
|
7)
|
Tablo-3
1) A dosyasının hücre listesi
01-02-03-06-07-14
|
2) B dosyasının hücre listesi 04-05-08-12
|
3) C dosyasının hücre listesi 09-15
|
4) D dosyasının hücre listesi 10-11-13
|
5) E dosyasının hücre listesi 16-17-19
|
6) F dosyasının hücre listesi 18
|
7)
|
Yukarıdaki 2 tablo, kolaylıkla anlaşılacağı
üzere birinci tablodaki veri dosyalarımıza ulaşabilmemiz açısından
kaçınılmazdır.
Şimdi adres tablomuzun silindiğini düşünelim.
Yani Tablo-3 yok. Bu halde sadece dosyaların özelliklerini ve hangi hücrede
başladıklarını biliyoruz. Şimdi dosyaların hangi hücrelerde bulundukları ile
ilgili bir algoritma geliştirelim.
Algoritma şu : x numaralı hücrede başlayan bir
A dosyasına hücre sayısı kadar ardışık hücre tahsis edilir. Bu tahsis
sırasında yeni bir dosya başlangıcı ile karşılaşılırsa aynı mantık bu dosya
için de kullanılır ve en son tahsis edilen hücreden sonraki hücre bir önceki
dosyaya tahsis edilir.
Şimdi bu mantığı veri dosyalarımızın bulunduğu
Tablo-1’e uygulayalım. Bu ara akla şöyle bir soru gelebilir. Dosyalarımız
neden ardışık değil. Bunun neden böyle olduğunu anlamak hiç de zor değil.
Entegre çalışan muhasebe programımızda dosyaların ilişkili olduğunu ve
dosyalarımıza peyder pey kayıt girdiğimizi düşünelim. O halde bu tablonun
ortaya çıkması kaçınılmazdır.
A --> 01 (A), 02 (A), 03 (A), 04 (B), 05 (D),
06 (A)
B --> 01 (B), 02 (B), 03 (A), 04 (A)
C --> 01 (C), 02 (C)
D --> 01 (D), 02 (D), 03 (B)
E --> 01 (E), 02 (E), 03 (E)
F --> 01 (F)
Geliştirdiğimiz algoritmaya göre C, E ve F
dosyalarımız doğru şekilde kurtarıldı. A, B ve D dosyalarımız ise yanlış
şekilde kurtarıldı. 3 tane dosyamızı doğru kurtardığımızı düşünür ve buna
sevinirken dosyalarımız ile ilgili verdiğimiz bilgiyi hatırlayalım. Bu
dosyalar entegre çalışan bir muhasebe programına ait dosyalardı. O halde
kurtulan dosyaların da bizim için bir anlamı yok.
Peki dosyalarımızı ardışık hale getiremez
miyiz. Tabii ki getirebilirsiniz. Tüm işletim sistemlerinde dahili veya
üçüncü parti uygulama olarak birleştirme programları mevcuttur. Disk
bölümlerinizi düzenli bir şekilde birleştirirseniz en basit veri kurtarma
programları ve mantıkları bile veri kurtarma gerektiren durumlarda doğru
sonuçlar almanız için yeterli olacaktır.
Günümüzde neredeyse her bilgisayarda on
binlerce adet dosya bulunmaktadır. Yukarıda açıkladığımız veri kurtarma
algoritmasını 10.000 adet dosya bulunan ve bu dosyalardan 5.000 adedinin
parçalanmış halde olduğu bir disk bölümü için uygulamayı düşünün. Büyük
ihtimalle elde edilecek sonuç %10’dan daha fazla olmayacaktır.
Peki verilen örnek veri yerleşim tablosunu
doğru bir şekilde çözümleyecek bir algoritma geliştiremez miyiz?
Geliştireceğiniz algoritmaların çoğunun ancak özel durumlarda işe
yarayacağını ve genel amaçlı bir algoritma geliştirilemeyeceğini
göreceksiniz. Ben uğraştım ve geliştirdim diyen varsa, lütfen, algoritmasını
insanlığın hizmetine sunmak üzere bize bildirsin. Ya da bu algoritmayı
kullanarak geliştireceği bir program ile otomatik veri kurtarma programı
meselesine son noktayı koysun :).
Verdiğimiz örneğin konunun anlaşılması açısından faydalı olduğunu umuyor ve
konu ile ilgili yorumlarımıza devam ediyoruz.
Gerçekte olay nedir? :
Veri kaybı ile sonuçlanan hasar tiplerini
fiziksel ve mantıksal olmak üzere iki temel gruba ayırmak mümkündür. Fiziksel
ortam hasarlarının çoğunda, yapılan kurtarma çalışmalarının ilk aşaması
yazılım bazlı olmamakta ve çoğu durumda özel laboratuar çalışmaları ile
veriler bit tabanlı işlenecek bir bütün olarak elde edilmektedir. Verilerin
depolandığı ortam (disk plakası gibi) üzerinde sıfır hasar olması durumunda
bit bazlı çözümleme %100 sonuç elde edilmesine kesin olarak olanak
tanımaktadır. Ancak, eğer ortamda fiziksel hasar varsa, bu noktadan sonra
olay yazılım bazlı ek analiz ve çözümleme kapsamına girmekte ve mantıksal
olarak hasar görmüş ortam benzeri çalışmalar yapılmasını gerektirmektedir.
Mantıksal veri kaybı ve hasarı, veri depolama
ortamındaki yapının hasar görmesi, dosyaların silinmesi veya dosyaların
dahili olarak hasar görmesi şeklinde özetlenebilir. Bu durumda yapılacak
kurtarma veya onarım çalışmaları kolaylıkla tahmin edileceği üzere yazılım
tabanlı olacaktır.
Bir veri depolama ortamında silinmiş veya
kontrol dışı kalmış bir veri bloğu, üzerine yeni bir veri yazılmadığı
taktirde teorik olarak kurtarılabilir durumdadır. Bu veri bloğunun veya
dosyanın otomatik bir veri kurtarma programı tarafından doğru bir şekilde
kurtarılabilmesi için basitçe şu şartların sağlanması gerekmektedir:
1) Diskin parametrik
özellikleri doğru bir şekilde tespit edilmelidir. Diskteki bölümleme
yapısının bulunduğu birinci sektördeki hatalı kodlar işletim sisteminin
açılışta diskin CHS veya LBA/CHS parametrelerini yanlış belirlemesine neden
olabilmektedir. Disk parametreleri fiziksel port yöntemi ile elde edildiğinde
ise daha önce hangi çevrimin uygulandığını belirlemek mümkün
olmayabilmektedir. Çoğu BIOS şu an LBA çevriminde Kafa değerini 255 olarak
almakta fakat bazı BIOS’lar 240 almaktadır. Ayrıca disk direk CHS modunda
veya LARGE modunda da bölümlenmiş olabilir.
2) Diskteki bölümleme yapısı
(eğer varsa) doğru bir şekilde tespit edilmelidir. Bölüm yapısı için İz bazlı
çözümleme (1)’inci maddede açıklanan ihtimaller nedeniyle hatalı bir şekilde
sonuçlanabilir. Bu nedenle bölümleme yapısı tüm diskin sektör bazlı analizi
sonucunda belirlenmelidir. Bu işlem zaman alacaktır fakat kesin sonucu elde
etmek açısından daha doğru bir yaklaşımdır. (Şu an UDMA modlarında
programlar pratikte dakikada yaklaşık 2-8GB okuma yapabilmektedir. Bu da 80GB
kapasiteli bir diskin taranması için yaklaşık 10-40 dakika gerektirmektedir.
Kullandığınız otomatik program astronomik süreler veriyorsa ya diskinizde
plaka okuma sorunları vardır yada kullandığınız program zayıf bir
programdır.) Varolan bir bölümleme bilgisini elde etmek kurtarma açısından
çok faydalı bir durumdur ve kurtarma işlemi bu durumda çoğu zaman çok basit
olabilmektedir.
3) Diskteki dosya sisteminin
ne olduğu doğru bir şekilde tespit edilmelidir. Günümüzde yaygın olarak
Microsoft işletim sistemleri yani Windows kullanılmaktadır. Bu sistemlerde de
FAT ve NTFS dosya sistemleri kullanılmaktadır. Çoğu veri kurtarma programı
belirli bir dosya sistemine yönelik tasarlanmıştır ve farklı bir dosya
sistemi içeren bir diskte çalıştırıldığında hiçbir işe yaramaz. Bu nedenle ya
değişik dosya sistemlerini tanıyan bir program kullanılmalı ya da diskteki
dosya sistemi kesin olarak bilinmelidir. Aslında dosya sistemi tespiti diskte
bölümleme bilgilerinin olmaması durumunda gerekmektedir. Ama bölümleme
bilgilerinin olmaması da sık karşılaşılan bir durumdur. Dosya sisteminin ne
olduğunu tespit ederken programlar genellikle dosya sistemlerinin yapısal
özelliklerini kullanmaktadırlar. Örneğin FAT sisteminde veri alanındaki bir
klasör tanımı üzerinden dosya sistemini ve bölümleme yapısını tespit etmek
mümkündür. NTFS sisteminde ise dosya tanım bloklarının başlangıç kodlarından
çözümleme yapılabilmektedir. Microsoft ürünleri haricinde, server
sistemlerinde yaygın olarak Novell Netware ve masaüstü sistemlerde de Linux
kullanılmaktadır. Netware sisteminin kendine has ve NWFAT olarak
isimlendirilebilecek bir dosya sistemi, Linux’unda EXT2FS isimli bir dosya
sistemi vardır.
4) Disk bölümüne ve dosya
sistemine ait parametrik yapıların doğru tespit edilmesi gerekmektedir. Bu
konuda en büyük sorun bölümdeki veri alanının yerinin yanlış belirlenmesidir.
Böyle bir hata yapıldığında bütün referans küme bilgileri yanlış adres
gösterecektir. Küme boyutunun yanlış hesaplanması da benzer bir sorunu ortaya
çıkaracaktır. Diske hiçbir yazma işlemi yapmamanıza rağmen otomatik olarak
kurtarılmış olan tüm dosyalar bozuk ise büyük ihtimalle bahsettiğimiz bu hata
olmuştur. Çünkü tek kümeden oluşan dosyaların kurtarılmaması gibi bir durum
söz konusu olamaz. Diskin birkaç defa farklı bir şekilde bölümlenmiş olması
da bu noktada hatalı tespitlere neden olabilmektedir. Bu nedenle diskinizi
yeniden kullanacağınız zaman mutlaka diskinizdeki eski verileri kesin olarak
yok edin. Disk bölümleme ve formatlama işlemlerinde de mutlaka işletim
sistemi araçlarını kullanın, özel yazılımlar kullanmayın ve standart
değerleri kabul edin.
5) Dosya sistemindeki iç içe
ilişkili Dosya/Klasör zincirlerinin doğru bir şekilde oluşturulması gerekir.
Yoksa ilişkili dosyalar farklı yerlere dağılacak ve bütünlük bozulacaktır.
FAT sistemlerinde, en az iki kümeden oluşan ve parçalanmış olan Dosya/Klasör
kümelerinin bağlanması mümkün değildir ve klasöre ait küme sayısının tanım
alanındaki belirsizliği dosya sistemine ait yapısal bir kusurdur. Ancak
manuel olarak bu işlem kesin olarak yapılabilmektedir.
6) Dosyaların disk bölümündeki
yer bilgilerini içeren tablolar olmadığında ve dosyalar da küme bazlı
parçalandığında bu durumun doğru bir şekilde çözümlenmesi gerekmektedir.
Bahsettiğimiz üzere, veri kurtarma konusunda en ciddi sorun ve en karmaşık
işlem bu noktada olmakta ve çoğu durumda da otomatik olarak doğru sonuç elde
edilememektedir. Bu durumlarda çoğu zaman verinin yapısına ve olaya özel
manuel çalışmalarla ancak işe yarar sonuçlar elde edilebilmektedir.
Veri kurtarma işlemi yapılacak ortamın durumunu
bu bilgiler çerçevesinde şu şekilde sınıflayabiliriz. Sadece dosyalar
silinmiş veya bölüm formatlanmış ise belirli bir durum vardır. Yani sadece
eğer varsa dosya parçalanmasının çözümlenmesi gerekir. Bölümleme yapısı ve
dosya sistemi kayıpsa belirsiz bir durum vardır ve yukarıda sayılan tüm
maddeler dikkate alınarak kurtarma çalışmasının yapılması gerekmektedir.
Son yıllarda gelişmiş bazı veri kurtarma
programlarınca kullanılan yeni bir özellik de RAW kurtarma seçeneğidir. Bu
işlemin özelliği, kurtarma işleminin dosya sisteminden bağımsız yapılmasıdır.
Peki bu olayın mantığı nedir?. Değişik programlar ile oluşturduğumuz veri
dosyaları genellikle özel bir başlama koduna (Header) ve dahili formata
sahiptirler. Hatta bazı veri dosyalarında dosyanın boyutu ve benzeri
özellikleri ile ilgili bilgiler de bulunmaktadır. RAW kurtarmada tüm ortam
sektör bazlı taranır ve sektör başlangıçlarında tespit edilen belirlenmiş
başlatıcı kodlardan ve dahili özelliklerden dosyalar oluşturulmaya çalışılır.
Parçalanmış dosyaları birleştirmek bu çalışmada da kilit rol oynamaktadır.
Otomatik veri kurtarma programı
kullanmak uzmanlık gerektirir mi? :
Bir otomatik veri kurtarma çalışmasında olay
standart olarak şu şekildedir. Örneğin bir hard disk için, disk çalışan bir
sisteme ikinci disk olarak bağlanır, sonra çalışan sisteme kurulmuş otomatik
veri kurtarma programı ile taranır. Programın disk üzerinde belirlediği bölüm
yapıları ve dosya sistemleri bazında dosyalar farklı bir ortama kaydedilir.
Kaydedilen dosyalar test edilir. Kurtarılması istenen dosyaların tamamı
çalışıyorsa sorun yok. Otomatik veri kurtarma şartları sağlanmış ve program
başarılı olmuştur. Ancak gelen dosyalar kısmen veya tamamen açılmıyor veya
çalışmıyorsa işlem başarısız olmuştur. Yani kurtarma işlemi otomatik olarak
gerçekleştirilebilecek durumda değildir. Bu noktadan sonra yapabileceğiniz
bir şey yok. Farklı programlar denemek sadece zaman kaybıdır ve ek veri kaybı
anlamında risk arttırmaktır.
Bahsi geçen basit kurtarma prosedürünü
sağlamayan ve kullacıyı teknik detaylara ve karmaşık seçeneklere boğan
programlar zaten olayın genel mantığına aykırıdır. Yine bahsi geçtiği üzere
mucizevi program hikayeleri de her zaman yalandır. Gariptir, özellikle
ülkemizde her gün Amerika kıtasını yeni yeni keşfeden insanlar türemektedir.
Bunların ekser çoğunluğunun bilişim sektöründen olması ise acı ve acı olduğu
kadar utanılacak bir tablodur. Otomatik programlarla elde ettiği sonucu
(profesyonel veri kurtarma çalışması diye) fahiş fiyatlarla müşterilerine ve
hatta meslektaşlarına satmaya çalışan ve hatta satan kişiler için ise
söyleyecek bir şey bulamıyoruz. Gelen bilgilerin gerçekte çalışmadığını gören
müşterinin yaşadığı şaşkınlığı ve içine düştüğü zor durumu anlatmak herhalde
gereksiz. Ancak burada da hikaye hazır. Olabilecek durum budur! Bunun ötesi
imkansızdır!
Uyarılar :
1) Silinme, yeniden bölümleme,
formatlama, dosya bozulması, dosya sistemi çökmesi, fiziksel hasar nedeniyle
kısmi erişim gibi veri kaybına neden olan olay sonrasında veri kaybı olan
ortam üzerine kesinlikle yeni bir veri kaydetmeyin.
2) Veri kaybı olan ortam
yada bölüm üzerinde CHKDSK, SCANDISK ve NDD gibi programları asla
çalıştırmayın. Bu programlar dosya sistemindeki basit sorunları gidermek
amacıyla hazırlanmıştır. Fiziksel hasarlarda ve dosya sistemi çökmelerinde bu
programlar veri kaybını arttırmakta ve ortamın tamamen tahrip olmasına neden
olabilmektedirler.
3) Veri kaybı olan ortam
yada disk bölümü üzerine işletim sistemini ve uygulama programlarını yeniden
kurmayın. Ticari verilerinizi ve belgelerinizi geri yüklemeyin.
4) Otomatik veri kurtarma
programlarını veri kaybı olan bölüm yada ortam üzerindeki işletim sistemi
üzerine kurmayın ve tarama sonuçlarını asla veri kaybı olan ortam üzerine
kaydetmeyin. Yapılacak bu tür işlemler sonucunda orijinal bilgilerin kısmen
yada tamamen üzerine yazılmakta ve kurtulma ihtimali tamamen ortadan
kalkabilmektedir.
5) Kayıp yada hasarlı
verileriniz doğru bir şekilde kurtarılana kadar veri kaybı olan ortamın
durumunu asla değiştirmeyin. Ortamı yada disk bölümünü yeniden bölümlemeyin,
formatlamayın. Dosyalara ait olması muhtemel bir tanımlama bilgisi yada adres
profesyonel çalışmalarda veri kurtarma işlemini çok kolaylaştırabilmektedir.
Ancak, özellikle yeniden bölümleme ve formatlamalar bu hayati bilgilerin yok
olmasına neden olabilmektedir.
6) Otomatik veri kurtarma
programları ile elde ettiğiniz dosyaları test etmeden ortaya çıkan sonuca
güvenmeyin. Özellikle sürekli güncellenen büyük boyutlu dosyalarda ve entegre
dosyalarla çalışan ticari programlarda otomatik veri kurtarma programlarının
sonuç alma ihtimali %5'ten azdır.
7) Konunun uzmanı olmayan
kişi ve firmalara itibar etmeyin ve münferit olarak elde edilmiş başarılı
tecrübeleri dikkate almayın. Fiziksel yada mantıksal nedenli veri kaybı
olduğu düşünülen durumların %30'u gerçekte veri kaybı ile ilgili değildir.
8) Veri kurtarma
servisimizi arayarak uzmanlarımızın görüş ve tavsiyelerini dinleyin. Veri
kaybında gerek veri kaybı gerekse kurtarma işlemleri ile ilgili doğru bilgi
kurtarma sürecinin ilk ve en önemli adımıdır.
|